Üç şantiyesi olan birini devretme yolunu arıyor
Hamide HANGÜL
Enflasyonist ortamda yükselen faizler, artan inşaat maliyetleri, durulmayan fiyatlar ve pahalılaşan krediler konuta erişimi zorlaştırdı. Ortalama 2 milyon liralık bir konut kredisinde faiz oranları yüzde 3,5-5,89 arasında değişirken, taksit ödemeleri de 70 bin ile 118 bin lira aralığında.
Bu da konut satışlarına düşüş olarak yansıyor. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Haziran 2024 verilerine göre, bu yılın ilk yarısında konut satışları yüzde 3,7 gerilerken, ipotekli satışlar yüzde 57,7’lik oranla sert düştü. Böylelikle ipotekli satışların, toplam satışlardaki payı son 11 yılda yüzde 40’tan yüzde 8,6’ya geldi.
Yükselen inşaat maliyetlerinin yanı sıra, finansal sıkışıklığın projeleri de etkilediğini söyleyen Anadolu Yakası İnşaat Müteahhitleri Derneği (AYİDER) Başkanı Hakan Şişik ile sektördeki son gelişmeleri konuştuk. Kamuda tasarruf tedbirleri kapsamında yerel yönetimlerde uzman personel sıkıntısının sürdüğünü, bunun kentsel dönüşüm projelerinin beklemesine neden olduğunu dile getiren Hakan Şişik, “Bilhassa ilçe belediyelerinde bu sorun devam ediyor. Personel kaydırmaları yapıyorlar, kişi başına düşen dosya sayısı da artmaya başladı” dedi.
Kadıköy’de dosya sayısı 1000’i bulur
Bu şekilde belediyelerde kaç dosyanın beklediğini bilmenin mümkün olmadığını dile getiren Şişik, “Ancak İstanbul Kadıköy’de tahmini, yıl sonuna kadar 1000’e yakın dosyanın geleceği düşünülüyor” dedi.
Enflasyonist ortamda yüksek faiz ve kredi musluklarının kısılmasıyla yaşanan finansal sıkışıklığın inşaat işlerine de yansıdığına işaret eden Şişik, şöyle devam etti: “Müteahhitler ellerindeki işleri ya azaltıyorlar ya yavaşlatıyorlar, mevcut finansal şartlardan dolayı. Üç şantiyesi olan birini devretmenin yolunu arıyor.
Bankalardan uzun vadede, düşük faizli kredi almak zor, artık o kredi muslukları müteahhide kapanmış durumda. Bu oranlarda kimse kredi almak istemiyor. Kadıköy’deki duruma baktığınızda neredeyse işlerinin yarısını devretmeye hazır müteahhitler…Çünkü finansmana erişim zor.” Devretmeye hazır proje sayısının 100’ü bulup bulmadığı sorusuna Hakan Şişik, “Devir arayan müteahhitler var” diye konuştu.
İnşaat maliyeti arsa hariç 30 bin TL’den başlıyor
Konut talebinin çok, arzın düşük olduğuna işaret eden Hakan Şişik, söz konusu bu dengesizliğin, konut fiyatlarına artış olarak yansıdığına dikkati çekti. İnşaat maliyetlerinin de arttığına vurgu yapan Şişik, “Çoğu döviz bazlı hammaddelerden oluştuğu için inşaat malzemelerinin fiyatları da sürekli artıyor.
Bugün her bir metrekarede inşaat maliyeti, arsa hariç 30 bin TL’den başlıyor. Yani, 100 metrekarelik bir inşaat maliyeti 3 milyon TL. O nedenle enflasyonist ortamda müteahhitlerin işi oldukça zor, neredeyse yüzleştiği tüm ayaklarda problem var” değerlendirmesinde bulundu.
Sektörde her branşta personel eksiği var
İnşaat sektöründe her branşta personel sıkıntısının devam ettiğinin altını çizen Hakan Şişik, “Sıvacı, boyacı, kalıpçı, duvar ustası, vinç operatörü… Bir çok alanda yetişmiş personele ihtiyaç var” dedi. Şişik, eleman sıkıntısının işlerin uzamasına da neden olduğunu, hatta bazı projelerin 8 ay uzadığını dile getirdi.
AYİDER Genel Sekreteri Emrullah Tellioğlu ise Almanya’nın bugün elektriğini yüzde 100 temiz enerjiden sağlayan yapılara da sahip olduğunu belirterek, çevre dostu yeşil binalar sayesinde su kullanımında yüzde 40-50, elektrik enerjisinde ise yüzde 100 tasarruf sağlamanın mümkün olduğunu dile getirdi.
Kira sorununun çözümü de kentsel dönüşüm projesinde
Konut arzı ve kira sorununun çözümü için de kentsel dönüşüme işaret eden Hakan Şişik, sözlerini şöyle sürdürdü: “Doğru yerlerde, doğru projelerle arz-talep dengesi gözetilmeli. Kamuya ait yerlerde değil de dönüşüme ihtiyacı olan mevcut yapıların dönüştürülmesi gerekiyor.
Bu sayede ihtiyaca dönük, daha küçük metrekarelerde 1 artı 1 alanlar çıkartılabilir. Küçük metrekarelerde konut üretilebilir. Kamusal bir arazide sıfırdan konut üretmenin bir faydası yok bugünkü şartlarda, kentsel dönüşüme de yok. O yönde müdahil olursa kamu, piyasadaki arz-talep dengesi de düzelir. Şu anki finansal durumdan sıyrılmadan bir şeyler rayına girmez.”
Su kıtlığı yerine ‘tüketimi nasıl azaltırız’ı konuşalım
Kentsel dönüşümün, binaların çevre dostu yapılara dönüştürülmesi için de bir fırsat olabileceğini dile getiren Hakan Şişik, sözlerini şöyle sürdürdü: “Londra’da çevreci bazı binalarda bir atık su 8 kere kullanılıyor. Biz de kentsel dönüşüm sürecinde, yeşil binalar için çalışmalıyız. Yatırım seviyesi belki 10 bin dolar ile 500 bin dolara kadar olan bir makasta binaya yapılacak çevresel faktörlerle, gri su atıkları, enerji panelleri, yağmur sularının toplanması sağlanabilir.
Bu çıktı, ancak zorunlu olması lazım. Vatandaşa da bu yatırımın 2 yıl sonra geri dönüşünün sağlanacağını anlatmalıyız. Bugün su kıtlığını konuşuyoruz. Onun yerine ‘su kullanımını nasıl azaltırız’ bunları konuşmalıyız. Çünkü bir diş fırçalamada, el yıkamada akıp giden su tüketimi çok ciddi. O nedenle binalarda çevresel etki, zorunlu olmalı. En azından 5 binlik planlarda işlenmeli, zorunlu hale getirilmeli” önerisinde bulundu.