Haber

Kuşlar İstanbul semalarında: ‘Yapay ışık ve betonlaşma zarar veriyor’

Baharın gelmesiyle yeni bir kuş göçüne daha hazırlanıyoruz. Bu göçte İstanbul önemli geçitlerden biri. Pek çok kuşun İstanbul semalarında süzüldüğü göç döneminde hangi kuşları görmek mümkün?

İstanbul’da kuş gözlem çalışması yapan Cemil Gezgin ve uzman biyolog Sercan Bilgin, Validebağ’ın Kuşları ekibinden Cihan Babuccu, kuş göçüyle ilgili bilgi verdi.

Sercan Bilgin

‘İSTANBUL YILDA İKİ KEZ GÖÇE EV SAHİPLİĞİ YAPIYOR’

Bilgin, İstanbul’da süzülen göçmen kuşlardan leylek, pelikan ve yırtıcı kuş türlerinin insanlar tarafından kolayca fark edilebileceğini belirtiyor. “İstanbul, yılda iki kez büyüleyici bir doğa olayına ev sahipliği yapmaktadır” diyen Bilgin, şu bilgileri veriyor: “Kuş göçünün en yoğun yaşandığı günlerde, İstanbul semalarında binlerce leylekten, yüzlerce küçük orman kartalı ve şahinden oluşan sürülerin, İstanbul semalarındaki geçit törenine şahitlik etmek mümkün. İstanbul’da kuş göçünün en iyi izlenebileceği alanlar, ilkbahar döneminde Sarıyer tepeleri iken, sonbahar döneminde Büyük Çamlıca Tepesi, Beykoz Toygartepe ve Karlıtepe civarlarıdır. Yıl boyu yaklaşık kırk türün göç ettiği bu alanlarda en çok, leylek, küçük orman kartalı, şahin, arı şahini, kara leylek, atmaca, yılan kartalı, küçük kartal, kara çaylak, saz delicesi gibi türleri görmek mümkün.”

‘GENİŞLEYEN ŞEHİR, KUŞLARIN DOĞAL KONAKLAMA ALANLARINI TEHDİT EDİYOR’

Bu türleri hâlâ görebilsek de artan şehirleşme baskısıyla gerçekleşen habitat kayıpları, göçmen kuşların göç rotaları üzerinde tehdit oluşturuyor. Bilgin, bu konuda “Öyle ki leyleklerin, bir zamanlar göç yolu üzerinde yer alan doğal konaklama alanlarına doğru genişleyen şehirdeki binaların ve otoyollardaki direklerin üzerinde gecelediğine şahit olmaktayız” diyor.

Bilgin betonlaşmanın yarattığı etkilerle ilgili sözlerine şunları ekliyor: “Göçmen kuşlar açısından, kontrolsüz büyüyen şehirleşmeyle birlikte gelen diğer tehditler arasında hiç şüphesiz ışık kirliliği ve cam kaplamalı ‘modern’ binalar yer alıyor. Işık kirliliği, gece göç eden özellikle ötücü kuş türlerinin göç rotalarından sapmalarına ve cam yüzeylere çarparak can vermelerine neden oluyor. Kaplamalı cam yüzeyler ise bina içindeki ışık kaynaklarıyla geceleri ayrı, yansıyan yüzeyleri nedeniyle devamlılık arz eden görünümleriyle gündüzleri ayrı bir tehdit oluşturuyor.”

Cemil Gezgin

‘İSTANBUL ULUSLARARASI ÖLÇEKTE ALTI KUŞ ALANINA SAHİP’

Kuş gözlemcisi Cemil Gezgin uzun yıllardır İstanbul’da kuş gözlemi yapıyor. Tüm Türkiye’de 500, İstanbul’da ise 400’e yakın kuş türü görüldüğünü belirten Gezgin, kuş istatistiğine ilişkin şu bilgileri paylaşıyor: “Her yıl düzenli olarak 300’ün üzerinde kuş türü İstanbul’da görülebilir. Bu kuş türlerinden yaklaşık 150’si üremektedir. İstanbul’a kış aylarında soğuyan kuzey ülkelerinden 70’in üzerinde kuş türü göç etmektedir. Kış aylarında İstanbul Boğazı’nda 10’un üzerinde martı türü görülmektedir. Yeşil papağan, İskender papağanı ve çiğdeci artık İstanbul’a yerleşmiş, istilacı yeni kuş türleridir.”

İstanbul’un uluslararası ölçeklere göre tespit edilmiş 6 Önemli Kuş Alanı’na (ÖKA) sahip olduğunu belirten Gezgin, bu alanlara dair şunları söylüyor: “İstanbul Boğazı, her ilkbahar ve sonbahar aylarında yüz binlerce göçmen kuşun geçtiği dar bir boğazdır. Göçmen kuşlar dışında Akdeniz, Ege Denizi ve Karadeniz arasında dolaşarak beslenen binlerce yelkovan kuşu için Karadeniz’e tek geçiş noktasıdır. Büyükçekmece Gölü, özellikle kuzey ülkelerinden gelen birçok tür ve binlerce sayıda kış göçmeni su kuşu için beslenme ve barınma alanıdır. Alanda üreyen yüksek sayıda kuş türü vardır. Küçükçekmece Gölü’nde kış aylarında önemli sayıda kuş konaklar. Gölün Kuzeyindeki sazlık alanlarda önemli sayıda kuş ürer. Terkos Gölü, İstanbul’un en büyük tatlı su gölüdür. Çevresinde ormanlar ve deniz olması nedeniyle yırtıcı kuşlar, tatlı ve tuzlu su kuşları için yaşam sağlamaktadır. Önemli bir kuş üreme alanıdır. Şile Adaları, limandaki dört adadan oluşmaktadır. Adalarda yüksek sayılarda tepeli karabatak ürer. Prens Adaları, toplam sekiz adadan oluşmaktadır. Özellikle göç zamanları on binlerce leylek adalar üzerinden geçmekte, bir kısmı gecelemektedir. Adalarda Tepeli karabatak ve Gri balıkçıl üremektedir.”

Validebağ’ın Kuşları ekibinden Cihan Babuccu (en solda)

‘VALİDEBAĞ’I KORUDUK VE KORUMAYA DEVAM EDECEĞİZ’

Validebağ’ın Kuşları ekibinden Cihan Babuccu Validebağ Korusu’nda kuşların yaşam alanlarının tahrip edilmemesi için mücadele eden kuş gözlemcilerinden biri. Validebağ Korusu, İstanbul’un Üsküdar ilçesinde bulunan ve 350 dönüm alana sahip, İstanbul’un Anadolu yakasının ikinci en büyük yeşil alanı. Yapılaşmaya açılmak istenen koru hakkında şunları söylüyor: “Koru yakınında ikamet etmemiz sebebiyle koruda sık sık kuş gözlemi yapma şansımız oldu. Sosyal medyada Validebağ’ın Kuşları üzerine bir hesap açıp, çektiğimiz fotoğrafları orada paylaşarak insanları bu konuda bilgilendirmeye çalışma kararı aldık. İnsanlar, kuşların fotoğraflarını görünce evlerinin dibinde fotoğraflandığına inanamıyorlardı. Tam bu sırada korunun millet bahçesine dönüştürme projesi hayata geçirilmeye çalışıldı ve biz de doğal olarak karşısında yer aldık. Zaten etrafı betonla çevrili bu yeşil alana iş makineleri sokularak yollar, yapay parklar, sokak lambaları, seyir terasları yapılmak istendi. Bu doğa ve kuşlar için felaket demekti. Halkın uzun süren direnişi sonunda, adli süreç de koru lehine sonuçlanınca iktidar bu yanlıştan dönmek zorunda kaldı.”

‘KORUDA ŞU ANA KADAR 163 TÜR KAYDETTİK’

Ormanlık alan, küçük bir çalılık ya da bir koru binlerce canlıya, kuşa, böceğe ev sahipliği yapıyor. İstanbul başta olmak üzere birçok şehirde insanlar ve canlılar bu tehdit altında. “Bilinçsiz bir yerel politikanın, masa başında atılmış rant kaygılı bir imzanın kuş popülasyonunu etkileyebilmesi ne kadar acı” ifadelerini kullanan Babuccu, şunları belirtiyor: “Koruda bugüne kadar kaydedilmiş 163 adet kuş türü mevcut. Bunların içinde 30’a yakın tür yılın her zamanı gözlemlenebiliyor. Bu türlerin 20 kadarının koruda ürediği biliniyor. Geriye kalan 130 civarı tür ise göçmen. Bu şu anlama geliyor: Validebağ Korusu üremek için kıtalar-arası göç eden kuşlar için çok önemli bir mola yeri. Açlığa, susuzluğa, yırtıcılara ve avcılara direnerek yaptıkları yüzlerce hatta binlerce kilometrelik yolculuklarında, inip soluklanabildikleri, beslenip güçlenebildikleri, saklanıp gizlenebildikleri bir vaha. Bu vahanın zarar görmesi veya yok olması demek, göçmen kuşların uzun göç rotalarına sağlıklı bir şekilde devam edememesi demek. Göç yolunda zarar görmeleri veya göçü gerçekleştirememeleri ise üreyememeleri demek. Üreyememeleri de popülasyonlarının azalması demek.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu